Yazar Gizem YAPICI, 09/06/2017
Yaşadığımız gezegenin ve evrenin sırları, henüz keşfetmeye yaklaşmadığımız kadar çok fakat buna rağmen her geçen gün bilim insanları tarafından birçok yeni gelişme kaydediliyor. Geçtiğimiz 2016 yılında ve yeni girdiğimiz 2017 yılında bilimin ve tarihin akışını değiştirecek birçok yenilik keşfedildi. İşte o keşifler...
Yaşanabilir Bir Gezegen:
Uçsuz bucaksız evrenin ortasında yalnız olduğumuzu mu düşünüyorsunuz? Procima Centauri, Güneş sistemine en yakın diğer bir yıldız. 2016 yılında bilim insanları bu yıldızın ekseninde dönen bir gezegen keşfettiler. Dünyadan daha büyük olan bu gezegen kendi güneşi olan yıldızının etrafında 11 günde yol alırken barındırdığı sıcaklık derecesi içinde bulunan su kaynaklarının sıvı kalmasına neden oluyor. Gezegenin gaz değil kayalık formda olması ve içinde su barındırması onu yaşama elverişli bir gezegene dönüştürüyor. Kimbilir, belki de vardır!
Mars'taki Bor:
Mars'ta kurulacak koloni öncesinde 2012 yılında Mars'ta olacak şekilde gönderilmiş olan The Curiosity adlı keşif robotundan gelen habere göre; Mars yüzeyinde bor barındırıyor. Bunu değerli kılan neden, borun buharlaşmış su kalıntısı olması! Bilim insanları Mars'ta bir zamanlar, günümüzde buharlaşmış olacak kadar su bulunduğunu; hala yaşam olanağı tanıyacak kadar yeraltı su kaynağı olabileceğini savunuyor.
Kütleçekim Dalgaları:
Geçtiğimiz yüzyılda Einstein tarafından ortaya atılan kütleçekim dalgalarının gerçek olduğu kanıtlandı. Bu dalganın 1.3 milyar ışık yılı uzaklıktaki iki kara delikten geldiği ve üç kütleçekim dalgası bulunduğu ortaya çıktı. Bilim dünyası açısından 2016 yılının belki de en önemli buluşu olan kütleçekim dalgaları, ışık hızının yarısına yakın bir hız ile hareket ederek birbirine girmiş olan kara deliklerin uzay boşluğunda yarattığı değişikliğin algılanmasıyla kanıtlandı.
Juno'nun Uzay Yolculuğu:
NASA tarafından 5 yıl önce yollanmış olan Juno Uzay Aracı, yolculuğunu sonunda tamamlayarak Temmuz ayında 2.8 milyarlık yolu aşıp Jüpiter gezegenine oldukça yaklaştı. Juno'yu bu kadar önemli yapan ise onun mürettebatı olmayan, insansız bir uzay aracı olması! Daha önce Jüpiter'e hiç yaklaşılmadığı kadar yaklaşılmasını sağlayan Juno, çekim özelliğiyle bilinen Jüpiter'e yaklaşırken çekim gücünden etkilendi ve 240 bin km. Hıza yükseldi. Böylece Juno, dünya tarihinde insan yapımı olarak üretilmiş en hızlı cihaz olma özelliği de kazanmış oldu. Juno, Jüpiter'in çekim gücünün nedeni başta olmak üzere gezegenle ilgili birçok araştırmayı yapma görevi kazandı.
Reçinedeki Dinozor Kuyruğu Kalıntısı:
İçine hapsettiği parçanın bozulmadan çok uzun yıllar saklanmasını sağlayan reçinenin, içinde yaklaşık 100 milyon yıl önceye ait bir dinazorun kuyruğunu saklayacağını kim bilebilirdi? Myanmar'da bulunan bir reçine parçasının içinden, milyonlarca yıl önce yaşayan iki ayaklı bir dinozor türünün kuyruğunun tüyü çıktı. Dünya tarihinde ilk defa bir dinozor tüyünün bulunması ve olduğu haliyle görülmesi bilim dünyasında yeni bir devir açtı.
1.7 Milyon Senelik Kanserli Kemik:
Kanser, çağımızın en kötü hastalığı. Peki 1.7 milyon yıl önce de insanların kanser olduğunu söylesek? Afrika'da bulunan bir ayak parmağı kemiği, 1.7 milyon yıl öncesine ait olmakla birlikte içinde bir kemik kanseri türünü taşıyor. Bu buluş, kanserin çağımızın hastalığı değil milyonlarca yıldır dünyada var olan bir hastalık olduğunu kanıtlıyor. Böylelikle kanser evrimleşme sürecimizde kendine kötü ve büyük bir yer edinerek günümüze kadar gelmiş oluyor.
Tavuk Dinozorlar:
Dünya'da milyonlarca yıl önce yaşam süren ve bir meteor çarpması sonucu yok olan dinozor türünü hepimiz biliyoruz. Dinozorların her birinin yok olmadığı, bazı türlerinin günümüzdeki kuş cinsi olarak evrimleştiği de bilimsel olarak bilinen bir gerçek. Bu bilgiler ışığında hareket eden bilim insanları, uzun zamandır kuş cinslerini gözlemleyerek dinozorların yapısal haritalarını oluşturmaya çalışıyor. Bu nedenle “Ters evrim” denilen bir çalışma sayesinde, tavuk embriyolarından dinozor bacağı geliştirmeyi başaran bilim insanları, 2016 yılında unutulmayacak bilimsel bir gelişmeye imza atmış oldu.
2 Milyar Yıllık Su:
Kanada'daki bir madende bulunan su örneğinin 2 milyar yıl öncesine ait olduğu anlaşıldı. Dünyanın merkezine yakında bulunan su tablasında yüzeye ulaşmayan su tabakası olduğu yıllar öncesinden bilinen bir gerçek. 2 milyarlık bu su kalıntısı ise Dünya tarihinin bulunmuş en eski su kalıntısı olarak tarihe geçti.
3.7 Milyon Yıl Önce Atılmış Bir Adım:
Tanzanya'da bulunan 3.7 milyon yıl öncesine ait olan ayak izi, en eski atalarımızdan birine ait. 26 cm. Uzunluğunda olan bu ayak izine sahip olan kişinin muhtemelen 166 cm boyunda ve 45 kg ağırlığında olduğu bilim insanları tarafından ortaya çıkarıldı. Bu tür fosiller sayesinde milyonlarca yıl öncesinde yaşamış olan insanların fiziki yapısına dair daha fazla bilgi ve kanıt elde edilebilmesi amaçlanıyor.
Periyodik Cetvel:
Öğrencilik günlerimizde hepimize ezberletilmeye çalışılan periyodik cetvelin yedinci sırası dolduruldu. Japonya'da bulunan RIKEN grubunun keşfettiği Nihonyum, 113 atom numarasıyla listenin yedinci sırasında yer aldı. Ardından ABD'de keşfedilen Moskovyum, Tenesin ve Oganezon; 115, 117, 118 atom numaralarıyla listede kendine yer bularak yedinci sırayı doldurmuş oldu.
Tardigrad'ların Dayanıklılık Sırrı:
Bir canlı türü düşünün: Asıl yaşam alanı su birikintileri olsa da uzayın derinliklerinde, 0 ile 100 derece sıcaklık arasındaki her sıcaklıkta, okyanus dibinde bulunan en yüksek basınç oranının 6 kat fazlasında, aç-susuz kalarak ya da yıllar boyunca dondurulup günün birinde çözülerek, en yüksek radrasyon oranlarına maruz kalarak bile hayatta kalabilir! Filmlerde gördüğümüz süper kahramanlardan değil, Tardigrad adıyla ve dünyanın en dayanıklı türü olarak bilinen küçük canlılardan bahsediyoruz. 2016 yılında bu canlı türünün dayanıklılık sebebini çözmede önemli bir adım atıldı ve DNA'larını korumak için geliştirdikleri Dsus adında bir protein sayesinde böyle güçlü oldukları keşfedildi.
ExoPlanet:
Bu gelişmeler arasında belki de en önemlisi ve en yenisi olan, 23 Şubat 2017 tarihinde açıklana n ExoPlanet; 7 yeni gezegenin keşfedilmesi anlamına geliyor. Bilim dünyası açısından en heyecan verici ve en önemli gelişmelerden biri olan bu keşif, Güneş sistemine 39 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve Güneş benzeri bir yıldızın etrafında dönen bu 7 gezegen Dünya'ya oldukça benziyor.
Yazar : Gizem YAPICI
26/07/2018
05/07/2018
03/07/2018
28/06/2018
27/06/2018
Erzurum/Yakutiye
Antalya/Konyaaltı
Ankara/Yenimahalle
Ankara/Yenimahalle
Mersin/Toroslar